Yıllar önce Orsay müzesinden Manet ile ilgili bir kitap almıştım. En ünlü eserlerinden biri olan Balkon da dahil olmak üzere bir çok resmine modellik yapan, adeta ilham perisi olan Berthe Morisot’dan bahsediyordu kitapta. Aslında Morisot ve Manet çok yakınmış ama Morisot, Manet’nin abisiyle evlendikten sonra Manet artık onu resmetmeyi bırakmış. Magazine bakın. Ben hemen kafamda kurdum tabi bunlar sevgili mi değil mi..yok işte birbirlerine yazdıkları mektupları yakmışlar falan.
Bir dakika ya bir dakika!
Niye Morisot’un da önemli bir ressam olduğundan bahsetmiyorsunuz da sadece ilham perisi olarak anıyorsunuz onu?
Bu yazıda, geçen haftaki yazının devamı olarak sadece erkek gözüyle resmedilen değil, gören ve gösteren, kendini temsil eden, sanat tarihinde önemli yeri olan iki kadından bahsedeceğim: Morisot ve Cassatt.
İzlenimci akımını çocukluğumdan beri çok seviyorum. Evde bir sürü bu konuda kitabım da var. Ama bu iki kadın hakkında öğrenmeye bu sene başladım. Geleneksel sanat tarihinde maalesef şöyle bir ayrım var. Erkek sanatçıların biyografileri çocukluğundan beri sanata nasıl yatkın oldukları, nasıl ustalarını şaşırtıp onları geçtikleri, dahi oldukları üzerine kuruluyken1, kadın sanatçılar ise yanındaki yamacındaki erkek sanatçılarla birlikte, çoğunlukla da ilham perisi olarak anlatılıyor. Bu yazıda bahsedeceğim kadınlar aslında İzlenimci akımının iki önemli temsilcisi. İlham perisi olmak yeteneklerinin ve yarattıklarının yanında sadece küçük bir detay olabilir.
Hikayeleri Örmek yazımda da bahsetmiştim. Kadın sanatçılarla ilgili beni en çok büyüleyen şey bütün kısıtlamalara rağmen harikalar yaratmaları. Onlara biçilen sınırlar içerisinde öyle akıllıca hareket ediyorlar ki gerçekten gurur duyuyorum. Morisot’nun zamanında kadınların akademik sanat eğitimi alması yasak. Varlıklı bir aileden geldikleri için ailesi ona ve kız kardeşine özel bir atölye yaptırıyor ve özel dersler aldırıyor. Evet varlıklı bir aileden gelmesi onu kesinlikle öne geçiriyor ama mesela kadınların o dönemde yanında bir erkek olmadan dışarıda resim yapmaları yasak :) İzlenimci akımın önemli özelliklerinden biri de resmin dışarıya taşınması. Hareket ile büyülenen ressamlar kamusal alandan kareler resmediyor, tüpte boyanın keşfiyle şövaleler dışarıya taşınıp anlık bir şekilde doğa resimleri çiziliyor. O sırada kadın ressamlar evde :) Ama sorun değil. Onlar bir yolunu bulur.
Akımın diğer üyeleri resimlerinde kadın figürünü çok fazla kullanıyor. Burjuva hayatının temsiliyeti kadın teması üzerinden işleniyor çoğunlukla. Cumhuriyet dönemi Türk resimlerinde de bunu görürüz mesela. Taksim meydanında kadınlar resmedilir ki o dönemin modernleşmesini kadın ve kamusal alan üzerinden anlatırlar. Hemen Cassatt ve Morisot’a geri döneceğim ama çok bağlantılı olduğunu düşündüğüm için bu örneği de vermek isterim. Daha önce Melek Celal üzerine yazmıştım hatırlarsanız. Yukarıdaki üç kadın temsili aslında tam da anlatmak istediğim mevzu. Melek Celal’de diğerlerinin aksine yüzü bile olmayan bu kadın aktif, güçlü ve kendini temsil eden bir kadın (kesinlikle en sevdiğim tablosu). Erkek gözünden resmedilmediği o kadar belli ki. Bir süs değil, özne görüyoruz onun resminde.
Morisot’a geri dönecek olursak karşımızda kendi dilini yaratan bir kadın var. Sadece teması değil ama fırçayı kullanış biçimi de diğerlerinden daha farklı olduğunu görüyoruz. Kendine has sanki tam bitmemiş gibi hissettiren bir tarzı var. Bunu da aslında şu anki sanat tarihçileri bir nevi “feminen anlatı” olarak yorumluyorlar. Keskin hatlardan, netlikten uzak, esnek ve yoruma açık fırça darbeleri.
O dönemde Morisot için “bu yetenekle erkek olmaması çok üzücü” gibi bir eleştiri yapılmış :) Yani zaten eğitimi yasaklıyorsun, kadın alaylı bir şekilde kendini geliştirip akımın akademi eğitimi görmüş adamlarıyla beraber sergilerde kendini gösterebiliyor. Bir dil yaratıyor, mahremi sanat dünyasına katıyor. Ama yine aldığı eleştiri bu. Pes. Bu yorum o döneme has bir şey değil maalesef. Çok benzer bir yorum çoğunlukla Pollock’un eşi ve ilham perisi olarak anılan aslında çok yetenekli bir sanatçı olan Lee Krasner için de yapılıyor. “Resimleri o kadar iyi ki bir kadın tarafından yapıldıklarını söylemek güç”. Lafa bak. İki söz arasında neredeyse 100 sene var….
Cassatt’dan da kısaca bahsetmek isterim. Amacım biyografik bilgiden çok kadınların sanat yapma biçiminden bahsedebilmek. Kendisi İzlenimcilerin tek Amerika’lı ressamı. Paris’e yerleşiyor ve kendine bir kariyer inşa ediyor. Resimlerinde çoğunlukla çocuk ve anne teması kullandığı için onun da bir anne olduğunu sanıyordum. Halbuki hiç çocuğu olmamış. Bu da beni ayrıca etkiledi.
O dönemde ev, çocuk, anne temaları açıkçası daha basit, sıradan bulunan temalar. Hala daha öyle görülüyor bence. Ben de eskiden öyle görüyordum. Kamusal alanın hareketi, kaosunun yanında ev ne ki... kolay bir tercih olduğu için seçmiyorlar bu temaları. Zaten baktığımızda aslında kolay da değil resmettikleri şeyler. Düşünün oradaki duyguyu verebilmek, baktığınızda anne ve çocuk arasındaki bağın resimden size geçebilmesi başka bir bakış gerektiriyor. Hele ki sıkılgan, hareketli, meraklı çocukları çizebilmek hiç hiç kolay değil. Bize mahremi, en özel anları kendi gözlerinden gösteriyorlar. Çizdikleri kadınlar, akımın diğer erkek ressamlarının çizdiği gibi erkek gözüyle çizilen kadınlar değil. Kendi konumunu, tarihini bize resmediyor.
Kadın sanat tarihinin gerçekten devrimlerle dolu bir tarih olduğunu düşünüyorum. Bunu yinelemekten sıkılmayacağım. Tüm şartları zorlayarak harikalar yaratan, kelimenin tam anlamıyla “yaratan” kadınlar. Ben bunları okuyup düşündükten sonra ev temalı resimlere karşı bakış açım değişti. Bir kere kadınlara ait mekanları sanat dünyasına dahil etmişler. Ev ve kadınlık temalarını seçmeleri bize o dönemde kadın sanatçıların nereye ait olduğunu okumamıza olanak tanıyor. “İşte kadın diye ev çizmiş, çocuk çizmiş” deyip geçemeyiz, içinde bulunduğu sınırları da yansıtıyor bize.
Son olarak da Cassatt’ın Loca’da tablosundan bahsetmek isterim. Bir önceki yazıda Manet’nin barda resmettiği tabloyu gözünüzün önüne getirin. Modern hayatın simgesi haline gelmiş, sıkılgan yorgun bakışlarıyla doğrudan bize bakan bir kadın var. Muhatabı bir erkek ve erkek tarafından çizilmiş. Kendini değil de yabancılaşmayı temsil ediyor. Ya da hemen yukarıda Renoir’in elinde sakince tuttuğu dürbünüyle bize doğru bakan kadınını düşünün. Peki ya Cassatt’ın kadını?
Cassat’ın kadını dürbün ile bakıyor, inceliyor. Bambaşka bir kadın temsili bu. İlk bakışta modern hayatı, şehir hayatını temsil ediyor gibi dursa da hayır bu kadın kendi gücünü, özneliğini temsil ediyor. Karşımızda aktif rol alan bir kadın var.
Bu tablo ile Sanatın Erkeksiz Tarihi kitabı sayesinde tanıştım. Aslı Kotaman tabloyu çok güzel yorumlamış. Mesela kadının elinde duran kapalı yelpaze aslında bize çok şey anlatıyor. Yelpazesini açıp yüzünü saklamak yerine bilinçli bir şekilde kapalı tutuyor. Kotaman şöyle anlatmış:
“Bu kadın bir özne. Sosyal hayatın içinde kendi haliyle var olabiliyor. Kendi bakışının mimarı. Bakıyor ve kendisine bakılmasına izin veriyor (hemen ötede dürbünle bakan adam detayı). Ama ona baktığımızda bakılan bir kadının temsili ile karşılaşmamıza izin vermiyor. Yelpaze kapalı, kadın dışarıdaki hayatına açık”.
Son bir detay da baktığı yön. Balkondan aşağıya sahneye bakmıyor. Doğrudan karşısına, başka insanlara bakıyor. Bakmaktan, incelemekten korkmuyor. Bu da çok güçlü bir detay. Karşımızda nasıl güçlü bir kadın olduğunu fark edelim. Kadın sadece pasif bir ilham perisi değil. Bu iki kadının resmettiği kadınlar gerçekten kendilerini temsil ediyorlar ve sınırlara hapsolmuş gibi gözükseler de gizlice, oyunlarla yollarını bulup bize kendi dünyalarını açıyorlar.
İzlenimcilik akımıyla davamı burada kapatıp artık başka konulara doğru yelken açıyorum. Umarım bu iki bölümlü yazıdan keyif almışsınızdır.
Bir sonraki randevuda görüşmek üzere,
Sevgiler
Bade
Giderayak Köşesi
94 senesinde internet nasıl gözüküyordu?
2. dünya savaşı sırasında güvercinler
Kraliçe Viktorya’nın minik çiziktirmeleri :)
Bu konuda daha fazla okumak isteyenlere Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok ve Sanatçı İmgesinin Oluşumu kitaplarını öneririm.
Çok teşekkür ederim. Su gibi akıyor yazılarınız. Resimler olağanüstü.